aile içi sorunlar, büyü bozma, sihir iptali, büyü, büyüler, sevdiğine kavuşturma, gideni geri getirme

Monthly Archives: Mart 2012

Kelime-i Tevhid’in yani “Lâ ilahe illallah” lâfza-i celilesinin de birçok dünyevi ve uhrevi şerifesi vardır. Şöyle ki:
1- Vefat eden bir kimse için yüz bin defa kelime-i tevhid kıraet olunursa Cenab-ı Hak Vacibül Vücud Hazretleri o kim- senin günahlarını afvü mağfiret eder, onu kabir azabından, cehennem belâsından azad eder. Bu vefat eden kimse için Müslüman bir topluluğu tarafından okunduğu gibi, bir şahıs tarafından da okunabilir. Hatta ölmeden önce bir insan kendisi için niyet ederek münasip günlerde, vakit buldukça, eli değ-dikçe ve elinden geldiği kadar okumak suretiyle yüz bini ikmal etmek daha caizdir, hem de daha efdaldir. Çünkü daha garan-tili olmuş olur.
2- Bir kimse hergün sabah namazına müteakip yüz defa Kelime-i Tevhidi okumaya devam ederse Cenab-ı Vacibü’l-Vü-cud Hazretleri kalbini iman nuru ile doldurur. Onu afetlerden ve belalardan emin ve mahfuz kılar. Teşebbüs ettiği bütün şer’i işlerde onu muvaffakiyet ihsan buyurulur.


Velilerden (Ebürrabbi Kefif) şöyle söylüyor: (Lâ ilahe illal- lâh) kelimesi (70.000) defa okunursa onu okuyanın yahut da okuyup da hediye edilecek şahsın kurtuluşunda müessir olur. Ben de bu zikri 70.000 kerre okumuştum. Lâkin kimsenin adına niyet ve hediye etmemiştim. Bir gün bir yerde yemek yer ken hal ve keşif sahibi bir çocuğun elini yemeğe götürür götür- mez ağladığını gördüm. Çocuk sebebini soranlara, cehenne mi gördüğünü, annesinin orada azap çektiğini ve bu yüzden ağladığını söyledi. İçimden dedim ki: “Allah’ım, biliyürsun ki tevhid kelimesini 70.000 kerre okudum. Bunu çocuğun annesi azapdan kurtulsun diye niyet ve hediye ediyorum.” Ben bu niyeti eder etmez çocuk gülümsedi ve annem “Cehennemden kurtuldu” diye haykırdı ve yemek yemeğe başladı.


Allahümme ihfiznî min beyne yedeyye ve min halfî ve an yemînî ve an şimalî ve men fevkî ve e’ûzü bi azametike en eğtale min tehtî.
Ailahım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelebilecek tehlikelerden) altımdan gelebilecek felâketlerden de yani zelzelelerden de azametine sığınırım.


Bismillâhirrahmânirrahîm
İzâ zülzileti! ardu zilzâlehâ. Ve ahrecetil ardu eskâlehâ. Ve kâlel insânü mâ lehâ. Yevmeizin tühaddisü ahbârehâ. Bienne rabbeke evhâ lehâ. Yevmeizin yasdurun nâsü eştâten li yürev a’mâlehüm. Femen ya’mel miskâle zerretin hayran yereh. Ve men ya’mel miskâle zerretin şerrah yereh.


00-06 YAŞ :Benliğin Şekillenişi

00-03 YAŞ :BENLİĞİN UYANIŞI

04 YAŞ : İNATÇI VE MEYDAN OKUYAN DÖNEM

05-06 YAŞ :BENİN DENGELENİŞİ – SAĞLAMLAŞMASI

07-12 YAŞ :Yaşamın biçimlenişi ve sahip çıkma

07-09 YAŞ :YÖNTEM~KORUMA~SAKLAMA

10 YAŞ :GERÇEKLİK KRİZLERİ-ÇATIRDAMA

11-12 YAŞ :ERGENLİK VE ROBİNSON ÇAĞI

13-18 YAŞ :Öğrenim ve eğitim

13-15 YAŞ :ROMANTİZM-FİKİRLERİN BİÇİMLENMESİ

16 YAŞ :KİMLİK KRİZLERİ

17-18 YAŞ :GENÇLİK-İDEALLER VE İSTEKLERİN BİÇİMLENMESİ

19-24 YAŞ :Ev -aile ve ayrılış

19-21 YAŞ :ERGENLİK VE REŞİT OLMA ÇAĞINA GİRİŞ

22 YAŞ :AYRILMA KRİZLERİ

23-24 YAŞ :KİŞİSEL DENEYİMLER VE GİRİŞKENLİK RUHU

25-30 YAŞ : Deneyim ve test ediş dönemi

25-27 YAŞ :ARKADAŞLIK-İLİŞKİLER VE PROFESYONELLİK

28 YAŞ :AŞK KRİZLERİ-VAROLUŞUN ALT ÜST OLUŞU

29-30 YAŞ :MAKSİMUM FİZİKSEL PERFORMANS

31-36 YAŞ :Varoluş geçimini hazırlamak-taklit etmek

31-33 YAŞ :KENDİNİ ÖNE SÜRME-VAROLMA SAVAŞI

34 YAŞ :UZMANLIK KRİZLERİ-DEFANSİF YAŞAM DURUMLARI

35-36 YAŞ :YAŞAMDAKİ CANLILIK DORUĞU

37-42 YAŞ :Keskin dış odaklanış-Ortaklık-İlişkiler

37-39 YAŞ : DÖNÜŞ NOKTASI

40 YAŞ :İLİŞKİ KRİZLERİ-YAŞAM BİÇİMİNİN REVİZYONU

41-42 YAŞ :KARAKTER OLUŞUMUNUN TAMAMLANMASI

43-48 YAŞ :Transformasyon;Yeniden doğuş-Orta yaş krizleri

43-45 YAŞ :EVLİLİK-AİLE VE MESLEĞİN YENİDEN BİÇİMLENİŞİ

46 YAŞ :HÜSRAN KRİZLERİ

47-48 YAŞ :İYİ OKUMA VE GELİŞME DÖNEMİ

49-54 YAŞ :Bireysel yaşam felsefesinin biçimlenmesi

49-51 YAŞ :FİLOZOFİK YAŞAM DÖNEMİ

52 YAŞ :ANLAYIŞ KRİZLERİ

53-54 YAŞ :RUHSAL DEĞERLERİN İNŞASI

55-60 YAŞ :Kişisel gerçeklere bireysel yaklaşım

55-57 YAŞ :YAŞAMDAN BEKLENTİLERİN YAPILIŞININ DORUĞU

58 YAŞ :İZOLASYON-ÇEKİLME KRİZLERİ

59-60 YAŞ :GENÇ NESİLDEN AYRILIŞ

61-66 YAŞ :Özgür seçilen arkadaşlıklar-İlişkiler-İzolasyon

61-63 YAŞ :YAŞAM MAHSULLERİNİN TOPLANMASI-HATIRALAR

64 YAŞ :GERİ ÇEKİLME KRİZLERİ-RUHSAL ERGENLİK

65-66 YAŞ :EMEKLİLİK ÇAĞI-YENİ BAŞLANGIÇ DÖNEMLERİ

67-72 YAŞ :Yalnızlık

67-69 YAŞ :YAŞAMIN BÜTÜNLENİŞİ-TAMAMLANIŞI-KİŞİSEL UĞRAŞLARDA AZALIŞ

70 YAŞ :SAĞLIK KRİZLERİ-FİZİKSEL ZAYIFLIK

71-72 YAŞ :YENİ YAŞAM BİÇİMİ-YENİDEN DOĞUŞ


Bismillâhirrahmânirrahîm
Allâhümme ya Alibû ya azimü ya Rahmanü ya Rahimü ya Kudduru ente rabbi ve imike hasbi teni merabbü rabbi ve niimel hasbü hasbi hensuru men teşaü ve inneke entel azizür-rahimi. Ya Kudduru ya Kudduru ve es’eleküTazameti fıTbare-kâtı fil harekâtı vessekanati vekelimall vel frâdâtı vel’hatarati minneşşekün kâna vezzununi vel evhamı’ veziizilti züzalen şe-diden. Ya Kudduru ya Kudduru ya Kudduru ve iz yekulül mü-nafikune vellezine fi kulu binim meradun ma vaedenellahu ve resuluhu illâ gururken, ya Kudduru ya Kudduru ya Kudduru veftah lena feinneke hayrulfatihine vağfir lena feinneke hayrul- garirine. Verhamna feinneke hayrurrahmine. Sebbitna vensur-na ve sehbir leha emri ve salıharelbahreyni limuduru ya Kud- duru ya Kudduru ve sehhir lena küllün fil bahri hüve leke fil erdi vessemai velmülki velmelekûti külle şey’in bimakesebet bir hakkı kâf ha ya ayn sad vensurna feinneke hayrunnasırine. Verzukna ve ente hayrürrazikine. Ya Kudduru ya Kudduru ya Kudduru. Allâhümme yessir lena umurena maarrahati likulü- bine ve edine vesselâmeti ve kün lena haceten fi seferina ve halifete fi ehlina vatün ala vucuhi a’daina venrâehu nüm kulû- bün. Ya Kudduru ya Kudduru ya Kudduru. Şehatil vücuhu lil’hayyil kayyümü. Ve kadsa ve sehhaaretil cibalu velhadidi li davudinil velcinni vel insai li Süleymane ve sehhare tisseka- leyni Muhammedinil Mustafa Sallallahü aleyhi ve selleme ya Kudhebe menhamele zulmen tesin min ha mim ayn sin kâf merecel bahreyni yeltekiyanı beynehüma berzefîun lâ yebgi- yani ha mim, ha mim el’emru ve caennasru faaleyna lâ yün- sarün: Ya Kudduru ya Kudduru ya Kudduru. Bismillâhirrah- mânirrahîm. Hâ mim tenzilülkitabi minellahi azizil alim Ga- Firüzzenbi ve kabilitteybi şididil, ikabı. Fein tevellev fekul has- biyellahu lâ ilahe illâ hüve tevekkeltü ve hüve rabbül arşil azimi Bismillâhirrahmânirrahîm. Yühibbunehüm kehaballahu. Vellezine âmenü eşeddü hubben, lıTlâhi ve lev yerellezine zalemü iz yerev nel, azâbe ennel kuvvete lillâhi cemaian. Ve en nella-he şedidül azabî. Ve sallallahü alâ seyyidina Muhammedi’n ve âlihi ve eshabihi ecmâin Ya Kudduru ya Kudduru ya Kudduru. Ya Ekremel ekremin veya erhamerrahimin. Velhamdülillâhi rabbil âlemin. Amin.


YILDIZ FALI: Kişinin doğduğu gün dikkate alınır. Gökyüzünün o günkü durumu, yıldızların konumu ve insan üzerindeki etkilerinden hareketle kaderinin yorumunu yapma işidir.
KUŞ FALI: Kuşların uçuş şekli ve seslerinden anlam çıkarılarak gelecek hakkında bilgi veriliyor. Bu fal türü, Cahiliye Arapları’nda olduğu gibi, Antik Roma’da da görüldü. Özellikle Roma’da, kuş falı uzmanlarına sorulmadan önemli kararlar alınmazdı.
KAĞIT FALI: En bilinen fal çeşidi. Üzerinde çeşitli şekil ve semboller bulunan kağıtların farklı tekniklere göre açılıp dağıtılması ile ortaya çıkan sonuç, yorumlanıyor. Kimisi iskambil, kimisi de tarot kartlarıyla uygulanıyor.
a) İskambil falı: 16. yüzyılda, Fransa Kralı 6. Charles’ı eğlendirmek için çizildiği söylenen iskambil kağıtlarından bakılan fal, kişinin kimliğini ortaya çıkartmak veya ruhsal portresini çizmek gibi amaçlar taşımaz. Tek hedefi ve işlevi, geleceği açıklamaktır. Bunu yapabilmek için de 52 kağıttan oluşan destedeki kartlara anlam vererek bunları bir araya getirip yorumlamak gerekir.
b) Tarot falı: Özel hazırlanmış kartlarla bakılır. Tarot kartlarının çıkış tarihi 14. Yüzyıl olarak biliniyor. Kaynak olarak da o tarihten kalma olduğu söylenen tarot desteleri gösteriliyor. Kimine göre kartlar, Çin’den veya Hindistan’dan çingeneler tarafından Avrupa’ya getirilmiş. Kimiyse Mısır’dan getirildiğini iddia ediyor. Bu ikinci gruba göre, tarot falı, eski bir tanrı olan Toth’un kitabının özetlenmiş şekli. Tarot kartlarının falcılıkta kullanılması 18. Yüzyıl’da başladı.
EL FALI: Eldeki çizgilerden geleceği okuma işidir. En eski fal türlerinden biri olan el falı, 3 bin yıl Önceki Hint kaynaklarından ‘Veda’larda yer alıyor. El falında genellikle avuç içi ön plandadır ama elin tamamını, hatta tırnakları bile kapsar. El falını doğru yorumlamak için bazı noktalara dikkat etmek gerekir: Elin şekli: Konik el, sivri el, spatula şeklindeki el. Parmaklar: Kısa-uzun, öne doğru çıkmış, sivri ya da dört köşeli parmaklar üzerinden yorum yapılır.
Tepeler: Kişinin elindeki girinti ve çıkıntılar Jüpiter, Satürn, Apollon, Merkür, Merih, Ay, Venüs diye adlandınlır. Çizgiler: Hayat, akıl, kalp, kader, yıldızlar, haçlar, üçgenler şeklinde çizgiler değerlendirilir. İÇ ORGAN FALI: İç organlara, özellikle de karaciğer ve bağırsağa bakılır. a) Karaciğer falı: Eski bir fal şekli. İlk olarak Keldaniler’de, sonra da Yunanistan ve Roma’da görülmüş. Kurban edilen hayvanların karaciğerinin incelenip yorumlanmasıyla yapılıyor. Büyük İskender’in ölümünün, bu şekilde tespit edildiği söylenir. b) Bağırsak falı: Etrüskler’de ve Eski Yunan’da, kurban edilen koyun veya büyükbaş hayvanın bağırsağı incelenirmiş. Uzmanlar önce hayvanın davranışlannı, sonra can çekişmesini, ardından da bağırsağını incelermiş. Bazen hayvanın kalp ve karaciğer de incelenerek yorum yapılırmış. c) İnsan bağırsağı falı: Özellikle Roma’yı yakmasıyla ünlenen İmparator Neron’un en sevdiği fal olduğu söyienir. Ayrıca, kara büyüiere meraklı olan Fransız Mareşal Gilles De Rais fal baktırmak uğruna pek çok çocuğu kurban etmişti.
KUM FALI: Kum, toprak, toz ve çakıl taşı kullanılarak bakılır. Idris Peygamber ve Danyal Peygamber zamanına kadar dayandığını söyleyenler çoğunlukta. Başlangıçta kumun üzerinde yapılan noktalara bakarak açıldı: Kum parmakla işaretlendi, bir kağıda saymadan satırlar şeklinde noktalar konuldu. Daha sonra, bu fal için özei tahtalar yapıldı. ‘Remmal’ler, yani remil falı yorumcuları, bu falın kökeninin 16 satıra rasgele işaretlenen noktalar
olduğunu belirtir. Bunların şekil ve yorumları, tek veya çift sayıdan oluşlarına göre belirlenir. Tek sayılar nokta, çift sayılar birer çizgi olarak gösterilir. Sorulan sorunun özelliğine göre cevap sistemidir.
ZAR FALI: Kökeni, eski çağlara dayanan zar falı, Ortaçağ’dan beri süregeliyor. Üç zar ve bir daire çizilerek bakılıyor. Dairenin içine atılan zarların sayısı ve toplamına göre yorum yapılıyor.
DOMİNO FALI: Çift düzden 6′ya kadar sıralanan standart domino takımı ile bakılır. Domino taşlarının noktalı yüzleri alta getirilerek iyice karıştırılır. İçinden bir tane çekilir. Ancak uzmanlara göre, domino falıyla ayda sadece bir kez fal baktırılmalı, aksi takdirde cevaplar anlamsız kalıyor.
BAKLA FALI: Ortaçağ Avrupası’nda, cinlerin veya kötü ruhların baskınına uğradığı sayılan evleri ‘temizlemek’ için kullanılırdı. Bu evlere çok sayıda bakla tanesi serpilip fala bakılırdı. Sonraki yıllarda da baklanın büyü ile bağlantısına inanılırdı. Kökeni Hindistan’a dayanan bakla falı, Avrupa’ya çingenelerle yayıldı. Irili-ufaklı bakla, fasulye gibi kurutulmuş hububat ve değişik ebatlardaki renkli taşlarla bakıldı. Malzemeye dokunmak ve niyet tutmak, bu falın ilk şartı. Kişi malzemeye dokunduğunda, ruhsal enerjisini tanelere geçirir. 10-KAHVE FALI: En çok Akdeniz ülkelerinde ve Orta Doğu’da kullanılan bu falın, 17. Yüzyıl’da Avrupa’ya girdiği sanılıyor. Kahve falından bahseden ilk kaynak, Floransalı falcı Tommaso Tamponelli. İtalyan falcıya göre kahve falı, bugünkü uygulamasından çok daha farklı olarak, şöyle bakılmalıdır: Kahve telvesi, iyice yıkandıktan ve süzüldükten sonra, düz bir tabağa akıtılır. Telvenin tüm yüzeye yayılabilmesi için fincan hafifçe sallanır. Falcı, oluşan şekilleri yorumlar.
KRİSTAL KORE FALI: Kristal küre falı, uygulayanlara göre, olan ya da olacak şeyleri açığa kavuşturur. Kristal kürenin sahibi olan falcı, kullanmadığı zaman onu siyah bir kadifeye sararak kapalı bir kutu içinde ve karanlık bir yerde saklar. Falcıdan başka kimse küreye dokunamaz. Çünkü sadece falcının tesirleri küreye sinmelidir. Daha sonra kürede beliren imajlar yorumlanır.
SU FALI: Falcı, bir kaba konmuş suya bakar ya da bir medyuma baktırır. Söylenmesi gereken davet sözlerini tekrarlayarak cinler çağrılır ve istenen sorular onlara yöneltilir. Soruların karşılığı, suda beliren halkalar, yazılar, çizgiler, hayallerden elde edilir.

KONU HAKKINDA DAHA DETAYLI BİLGİ ALABİLMEK İÇİN “MEDYUM ŞAHMARAN” I ARAYABİLİRSİNİZ.

TELEFON : 0507 411 23 39
MAİL : medyumsahmaran@gmail.com